The One Who Pays Gets the Whistle
The Market Day
Nasreddin Hodja was a wise and humorous man, known for his clever stories and jokes. One day, he went to the bustling market in his village.
As he wandered through the colorful stalls, he heard a boy crying near a shop selling toys and whistles. The boy was pointing at a shiny whistle on the shelf.
“I want the whistle!” the boy cried.
The shopkeeper replied, “It costs one silver coin. Do you have money?”
The boy shook his head and cried even louder.
Hodja’s Offer
Nasreddin Hodja approached the boy with a smile. “Why are you crying so much for a whistle?” he asked.
“I really want it, but I have no money!” the boy sobbed.
The Hodja thought for a moment and said, “Don’t worry. Come with me.”
At the Toy Shop
Hodja took the boy to the shopkeeper and said, “Please give this boy the whistle he wants.”
The shopkeeper, surprised, asked, “Are you going to pay for it, Hodja?”
The Hodja smiled and replied, “Let him take the whistle first. I’ll handle it.”
The shopkeeper handed the whistle to the boy, who happily began blowing it. The loud sound filled the air, and the boy danced with joy.
The Lesson
The shopkeeper turned to the Hodja and said, “Alright, Hodja, where’s the money?”
Nasreddin Hodja laughed and replied, “My dear friend, the saying goes, ‘The one who pays gets the whistle.’ I didn’t pay, so I won’t take it!”
The shopkeeper was both annoyed and amused, realizing he had been outwitted.
Meanwhile, the boy continued playing his whistle, and Nasreddin Hodja walked away, chuckling to himself.
The Moral
Nasreddin Hodja’s story reminds us of the importance of fairness and responsibility. If you want something, you need to pay the price, whether with money, effort, or time.
Parayı Veren Düdüğü Çalar
Pazar Günü
Nasrettin Hoca, bilgeliği ve mizahıyla tanınan biriydi. Bir gün köy pazarına gitti.
Renkli tezgahlar arasında dolaşırken, bir oyuncak ve düdük satan bir dükkanın önünde ağlayan bir çocuk gördü. Çocuk, raftaki parlak bir düdüğü işaret ediyordu.
“Ben o düdüğü istiyorum!” diye ağlıyordu çocuk.
Dükkan sahibi, “Bir gümüş paraya mal oluyor. Paran var mı?” diye sordu.
Çocuk başını sallayıp daha da yüksek sesle ağlamaya başladı.
Hoca’nın Teklifi
Nasrettin Hoca, çocuğa gülümseyerek yaklaştı. “Bir düdük için neden bu kadar ağlıyorsun?” diye sordu.
“Onu çok istiyorum ama param yok!” diye hıçkırdı çocuk.
Hoca bir süre düşündü ve “Merak etme. Benimle gel,” dedi.
Oyuncak Dükkanında
Hoca, çocuğu dükkana götürdü ve dükkan sahibine, “Bu çocuğa istediği düdüğü ver,” dedi.
Dükkan sahibi şaşkın bir şekilde, “Parayı sen mi vereceksin, Hoca?” diye sordu.
Hoca gülümseyerek, “Önce düdüğü verin, gerisini ben hallederim,” dedi.
Dükkan sahibi, düdüğü çocuğa verdi. Çocuk düdüğü çalmaya başlayınca sevinçten yerinde duramıyordu. Düdüğün sesi pazarı doldurdu, çocuk mutlulukla dans etti.
Ders
Dükkan sahibi, Nasrettin Hoca’ya dönerek, “Tamam, Hoca, para nerede?” dedi.
Nasrettin Hoca kahkaha atarak şöyle cevap verdi: “Aziz dostum, bir atasözü der ki, ‘Parayı veren düdüğü çalar.’ Ben para vermedim, bu yüzden düdüğü de almadım!”
Dükkan sahibi hem kızdı hem de güldü, Hoca’nın zekasına hayran kaldı.
Bu sırada çocuk düdüğünü çalmaya devam etti, Nasrettin Hoca ise arkasından gülerek uzaklaştı.
Önemli Kelimeler ve Cümle Kalıpları
Kelimeler:
- Whistle – Düdük
- Shopkeeper – Dükkan sahibi
- Silver coin – Gümüş para
- Toy – Oyuncak
- Fairness – Adalet
- Responsibility – Sorumluluk
Cümle Kalıpları:
- “I really want it, but I have no money!”
- “Onu çok istiyorum ama param yok!”
- “The one who pays gets the whistle.”
- “Parayı veren düdüğü çalar.”
- “Please give this boy the whistle he wants.”
- “Bu çocuğa istediği düdüğü verin.”
- “If you want something, you need to pay the price.”
- “Bir şey istiyorsan, bedelini ödemen gerekir.”
Bu klasik Nasrettin Hoca hikayesi hakkında düşünceleriniz nasıl? Beğendiyseniz lütfen paylaşın. 😊